Herkes maç izliyor ama kimse topun neden yön değiştirdiğini sormuyor. Kör değilsiniz; sadece skor tabelası işinize geldiğinde bakıyorsunuz.
Futbolu artık sadece 90 dakikalık oyun sananlara kızamıyorum; çünkü ortalık o kadar sisli, sahadaki çizgiler o kadar kaygan ki herkes “top bizde mi, rakipte mi?” diye bakıyor. Futbolda gerçek ile kurgu, hakikat ile propaganda bazen aynı forma numarasını giyebiliyor.
Bugün Gazze, Ukrayna, Suriye haberlerini okuyup bir şey anlamaya çalışan herkes aslında şöyle bir maç izler:
Top ortada ama medya sürekli yön değiştiriyor.
Bir kanattan bindiriyorlar, diğer kanadı tamamen karartıyorlar.
Sağ medya oyunu sert oynayan stoper gibi: rakibin hamlelerini kesiyor, görüntüleri törpülüyor, bazı pozisyonları göstermiyor.
Sol medya daha çok 10 numara gibi; pas arıyor, açı arıyor, oyunu açacağı yere odaklanıyor—ama bazen o kadar duygusal oynuyor ki basit bir top kaybında bile kaleciye kadar suç atıyor.
Uluslararası medya ise tam bir VAR odası: Açıya göre karar veren, bazı pozisyonları “inceleme gerekçesiyle” es geçen, kimine kırmızı çıkan kimine sarı bile göstermeyen bir tuhaf sistem. Seçici, ayırt edici ve bakış aşısı sunan. (Bu son söylediğimi 20 sayfa tartışabilirim, ama okumazsınız.)
Ama futbolda bir kural vardır:
Kamera ne kadar saklamaya çalışırsa çalışsın, tribün hep daha net görür.
Savaş ortamlarında medya sahaya üçlü mü çekiyor, beşli mi, oyunu kilitleyip 0-0’a mı oynuyor yoksa risk alıp kontra mı kovalıyor—bunların hepsi habercilik dilini belirliyor. Biri “top güvenlikte kalsın” diye yana pas yapıyor, biri “hücum gazeteciliği” diye koşuyor, biri ise tamamen bus parking; pozisyon vermemeye yemin etmiş gibi.
Ama gerçeğin tek bir özelliği var:
Ne kadar faulle durdurursan durdur, ne kadar üstüne basarsan bas, eninde sonunda oyuna yine dahil olur.
Futbol bu yüzden büyülü bir şey; hileyi, manipülasyonu, zaman geçirmeyi uzun vadede asla kaldırmaz.
Bir takım her maçta yatıp kalkamaz.
Bir VAR her pozisyonu çarpıtamaz.
Bir hakem sürekli görmezden gelemez.
Çünkü futbolun doğası el verir ama kaderi izin vermez.
Hakikat de aynı.
Toprak kabul etmez.
Direk sekiyor, çizgiden dönüyor ama asla gol olmuyor.
Futbol kazık toprağa girmez.
Medya ne kadar taktik değiştirirse değiştirsin, hangi taraf hangi formayı giyerse giysin, en doğru skoru en sonunda yine hakikat tabelası yazar.
Ve işte bu yüzden, kriz haberciliğini tartışacaksak…
Futbolu futboldan bağımsız tartışamayız.
Çünkü ikisi de aynı gerçeği hatırlatır:
Bu oyunda bir süre yalan oynar, ama uzun vadede hep gerçek kazanır.
Kör değilsiniz; sadece skor tabelası işinize geldiğinde bakıyorsunuz.







Yorum bırakın