Gerçek yazıyor sansasyon satıyor…

Artık haber bültenlerini izlemek ile bir dizi izlemek arasında fark kalmadı. Ana haber masası mı, senaryo masası mı belli değil! Her akşam ekranlarda “şok!”, “flaş!”, “çarpıcı!” nidalarıyla pazarlanan haberler, aslında sadece toplumun sinir uçlarına dokunan manipülasyonlardan ibaret.

Bir zamanlar halkı bilgilendirmek, gerçeği açığa çıkarmak ve güç odaklarını denetlemekle görevli olan medya; bugün reyting uğruna kurgulara sarılan, halkı bilgilendirmek yerine yönlendiren, gazeteciliği ise sansasyon, manipülasyon ve çıkar çatışmalarına kurban eden bir gösteri merkezine dönüşmüş durumda.

Ekonomi diyenler yalnızca bahane arıyor

Bazıları çıkıp “Ama medya ekonomik baskı altında, ayakta kalmak için bunlar mecbur” diyor. Güzel. Peki halkı galeyana getiren, yalan haberle linç kampanyaları başlatan gazetecilere ne demeli? Onlar da ayakta kalmak için mi yapıyor bunu, yoksa başka güçlere yaranmak için mi?

Evet, medya sektöründe ekonomik sıkıntılar var. Ancak manipülasyon bir tercih değilmiş gibi sunulması, gazeteciliğe yapılmış en büyük hakarettir. Her şey “tıklansın, izlensin, reklam dökülsün” diye yapılıyorsa, bu işin adı gazetecilik değil, halkla ilişkiler tiyatrosudur. Başrol oyuncusu da yalan!

Reyting bahanesiyle servis edilen haberlerin çoğu aslında politik mühendislik ürünü. Kimi kanallar iktidar borazanı, kimi muhalefet tribünü gibi çalışıyor. Tarafsız habercilik, geçmişte kaldı. Bugünün gazetecisi, ya bir cepheye bağlı, ya bir kişiden yana. O yüzden asıl soru şu: “Bu haberi neden şimdi servis ediyorlar?” Bu soruyu sormadan haber izlemek, kurşunu kimin sıktığını bilmeden hedefi alkışlamak gibidir.

Bazı medya kuruluşları, ekran başındaki halkı değil, arka plandaki iktidar ya da muhalefet odaklarını memnun etmeye çalışıyor. Yani gazeteci halk için değil, patron için çalışıyor. Ne acı!

Gazeteciler neden bu yolu seçiyor?

Çünkü cesaret yerine konforu seçiyorlar. Gerçek habercilik risklidir; birilerini rahatsız eder. Ama manipülasyonun alıcısı çok, getirisi bol.

Çünkü doğruluk yerine hız önemli oldu. Kimse artık “doğru mu?” diye sormuyor, “ilk kim verdi?” diye bakıyor.

Çünkü etik yerine etkileşim önemli. Bugünün gazetecisi için tıklanma oranı, kamu yararından daha değerli hale geldi.

Gerçek gazeteci, iktidara da muhalefete de aynı mesafededir. Gerçek gazeteci, elindeki kamerayı silah gibi kullanmaz; toplumu bölmek için değil, aydınlatmak için haber yapar. Bugün haber adı altında yapılan çoğu şey gazetecilik değil, medya tüccarlığıdır.

Basının dördüncü kuvvet olduğu söylenirdi. Artık öyle değil. Bugün basın, hangi cephede olduğuna göre şekil alan bir propaganda aygıtı. Ve bu durumun en büyük sorumlusu da sadece patronlar değil; kalemini satan, kamerasını kalkan yapan gazetecilerdir.

Toplumu yönlendiren güce sahip bir meslek, bu kadar hoyratça kullanılamaz. Reyting uğruna yapılan yalan haberin bedelini halk ödüyor. Ve ne acıdır ki, bu bedeli ödeyen halk, hâlâ aynı ekranları izlemeye devam ediyor.

Gerçeği görmek olanı görmekle başlar.

Yorum bırakın

Ben Kıstas

Birbirinden güzel ve kaliteli blog, spor ve haber sayfasına hoş geldin. Artık sende Kıstas ailesinin bir üyesisin.