Sol kanattan rölanti

Sol kanattan rölanti

CHP’nin yükselen yıldızı Ekrem İmamoğlu, İstanbul’u “model şehir” yapma iddiasıyla başladığı belediye başkanlığını, cumhurbaşkanlığı hayaline köprü yapmaya çalışıyor.

Ekrem İmamoğlu, 2019 yerel seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazandığından bu yana Türkiye siyasetinin en dikkat çeken isimlerinden biri haline geldi. CHP’nin muhalefet cephesinde yükselen bir figür olarak, hem yerel yönetimdeki icraatları hem de ulusal siyasetteki hamleleriyle sık sık gündem oluşturuyor. Peki İmamoğlu’nun temel hedefi ne? Siyasi geleceğini nasıl şekillendirmeye çalışıyor?

İstanbul’u “Model Şehir” Yapma Çabası

İmamoğlu’nun en belirgin hedeflerinden biri, İstanbul’u hem fiziksel hem de sosyal anlamda dönüştürerek muhalefetin “başarılı yönetim” modeli haline getirmek. İmamoğlu’nun, projelerinin hızı ve kapsamı konusunda soru işaretleri var. Örneğin, metro inşaatlarının tamamlanma sürelerinin uzaması veya kentsel dönüşümde özel sektörle yaşanan gerilimler, İmamoğlu’nun “vaatlerini zamanında yerine getiremediği” yönünde eleştirilere yol açıyor. 

Siyasi Muhalefetin Liderliğine Oynama Stratejisi

2023 seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun kaybetmesi, CHP içinde “yeni bir lider” arayışını tetikledi. İmamoğlu, kentsel ve genç seçmende yarattığı karizma(!) ile bu boşluğu doldurma potansiyeline sahip olduğuna inanıyor. Türkiye siyasetinde İstanbul’u yönetmek, tarihsel olarak ulusal liderliğe atılan bir adım olarak görülür (örneğin, Recep Tayyip Erdoğan’ın 1994-1998 İstanbul Belediye Başkanlığı). İmamoğlu da bu geleneği sürdürmeyi hayal ediyor. Kutuplaşmış siyasette “Her Şey Çok Güzel Olacak” söylemiyle öne çıkan İmamoğlu, merkez sağ ve milliyetçi seçmene ulaşarak CHP’yi iktidara taşıyabileceğine dair inancı var. İmamoğlu’nun “kutuplaşma karşıtı” söylemine rağmen, zaman zaman iktidara yönelik sert çıkışları (örneğin, “Liç Olayı”ndaki “ahlaksız” ifadesi), onun “uzlaşmacı” iddiasıyla çeliştiği yönünde yorumlanıyor. Ayrıca, CHP içindeki bazı kesimler, İmamoğlu’nun “parti içi demokrasiye aykırı” bir şekilde öne çıkarıldığını savunuyor.

 Ancak, İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı hedefi, yerel yönetimdeki performansını gölgeliyor. Örneğin, İstanbul’daki projelerini “ulusal bir vizyonun parçası” olarak pazarlaması, belediye hizmetlerini siyasi çıkarlar için araçsallaştırdığı eleştirilerine yol açıyor.

Cumhurbaşkanlığı Hedefi?

İmamoğlu’nun nihai hedefinin 2028 cumhurbaşkanlığı seçimleri olduğu iddia edilmeye devam ediyor. Sosyal medya üzerinden yaptığı canlı yayınlarla (örn. “Ekrem Abi” imajı) genç ve kentli seçmenle bağ kurmaya çalıştığını gösteriyor.

Muhalifler, İmamoğlu’nun “popülist” olduğunu ve projelerini siyasi çıkarları için kullandığını iddia ediyor. Örneğin, “İstanbul Destek Kart”ın seçmen desteği kazanmak amacıyla dağıtıldığı iddiaları medyada sıkça yer aldı. Ayrıca, 2023 seçimlerinde aday olmaması, “uzun vadeli stratejisinin” bir parçası olarak görülüyor. İmamoğlu’nun önündeki en büyük engel, iktidarın yerel yönetimler üzerindeki finansal ve idari baskıları olduğuna sıkça kendi taraftarları tarafından vurgu yapılıyor. Örneğin: İBB’nin borçlanma limitlerinin yasal düzenlemelerle daraltılması ve projelerin merkezi hükümet onayına tabi tutulması. İmamoğlu’nun 2019 seçimlerinde “halkı kin ve düşmanlığa sevk ettiği” gerekçesiyle aldığı siyasi yasak ve mahkeme süreçleri. Bazı medya kuruluşlarına göre, İmamoğlu bu durumu kendi lehine göre şekillendiriyor. İmamoğlu, bu baskıları “demokrasi mücadelesi”ne dönüştürerek siyasi sermaye kazandığına dair iddialar da mevcut. Bazı analistler, bu durumun İstanbul’daki hizmetleri gölgede bırakabileceği konusunda uyarıda bulunuyor.

Ekrem İmamoğlu, Türkiye siyasetinde nadir(!) görülen bir profil: Hem yerel yönetimde somut adımlar atan bir teknik adam, hem de muhalefetin karizmatik lideri. Ancak, bu ikili rol beraberinde çelişkileri de getiriyor. Destekçileri onu “yeni Türkiye’nin umudu” olarak görürken, eleştirenler “popülist” ve “hedef odaklı” buluyor.

İmamoğlu, İstanbul’u bir siyasi laboratuvara dönüştürerek hem 2028’e hazırlanıyor hem de iktidara “alternatif yönetim modeli” sunuyor. Ancak, ekonomik krizin derinleştiği, siyasi kutuplaşmanın tırmandığı bir ortamda bu stratejinin ne kadar sürdürülebilir olduğu ise tartışmalı. Sizce?

Yorum bırakın

Ben Kıstas

Birbirinden güzel ve kaliteli blog, spor ve haber sayfasına hoş geldin. Artık sende Kıstas ailesinin bir üyesisin.