2025’e girmemize saatler kala, hurafeler yeniden popülerleşiyor! “Yeni yıl, yeni ben” diyerek spora başlama hayalleri kurarken, evde 12 üzüm yemenin ya da saat 00:00’da öpüşmenin aşkı çekeceğini düşünmek de cabası. Temizlikle kötü enerjilerden arındığımıza inanırken, sokaklar sarı elbiselerle dolarsa şaşırmayın! Yeni yılın ilk akşamında eğlenceyi hurafelerle birleştirmek, en büyük gelenek haline geliyor. Olsun, 2025’te belki de gerçekten en iyi yılımız olacak!
2025’e girmemize saatler kala bir gelenek yeniden başlıyor. Yeni yıl hurafeleri, bu hurafeler, bir yanda umutlar, diğer yanda ise inançsızca gülümseyenler arasında dönen, genellikle hiçbir bilimsel temele dayanmayan, ama yine de kalpten inanılan inançlar silsilesidir. Evet, her yılbaşı olduğu gibi, bu hurafeler yeniden popülerleşiyor. Tıbbı, Bal Kabağı veya zencefilli kurabiyenin yalnızca aralık ayında hatırlanması gibi.
Neyse önce en eski inanışınız ile açılış yapmak isterim:
“Yılbaşında Ne Giyersen, O Yıl O Renk Moda Olur!”
Yeni yılın ilk dakikalarında üzerinizde sarı bir elbise varsa, o yıl tüm dünyada sarı en popüler renk olacak. Bu hurafe, modayla zerre ilgisi olmayan ama her yılbaşında aynı cümleyi kuran dostlar tarafından sıkça dile getirilir. Kişisel olarak, bir yılın moda renginin sarı olmasını pek mümkün görmesem de kim bilir? Belki 2025’te sokaklar her an bir limon bahçesini andırır. Hoş bu olay yaşansa kahkaha atardım.
“Yılbaşında Ev Temizliği, Kötü Şeyleri Def Etmenin Garantisi!”
Yeni yıl, evlerimizin köşe bucak temizlenip, eski pisliklerden arındığı bir dönemdir. Buradaki bahsi geçen pislik toz olmayabilir. Ancak, kötü enerjilerin silinmesi konusunda biraz daha şüpheliyim. İnsanların geçmişte yaşadıkları sorunları, ya da gerçekten kötü enerjileri bir süpürgeyle evden atabileceklerini düşünmek, biraz fazla iyimser bir bakış açısı oluyor. Ama yine de yıkılmadık duvar bırakmayan temizlik çabaları devam etmekte. Olsun, yeni yıl, temiz bir başlangıç demek! Yani, en azından evi temiz tutmak bu konuda bir adım olabilir.
“Yeni Yıl, Yeni Sen!”
Her yılbaşında kendimize verdiğimiz klasik sözlerden biri de bu, bence kendinizi kandırıyorsunuz. “Yeni yıl, yeni ben”… İyi bir karar gibi görünse de sonuçlar genellikle 5 Ocak’ta bozulur. Spora başlamak, diyeti en baştan denemek, eski sevgiliyi unutmak… Bunlar, 1 Ocak sabahının umut dolu hayalleri, ancak genellikle 2 Ocak’ta unutulup gider. Ama olsun, yılın ilk gününde hepimiz taze bir başlangıç yapmış gibi hissedebiliriz.
“Saat 00:00’da Öpüşmek, Aşkı Çeker!”
Eğer yılbaşı gecesi saat tam 12’de sevgilinizle öpüşürseniz, yıl boyunca aşkla sarhoş olursunuz. Ancak, bu durumu her yıl test etmenin insanı bir noktada soru işaretlerine sürüklemesi muhtemel. “Peki ya 12’de yalnızsanız? Yalnız kalmak, aşkı uzak mı tutuyor?” Bilmiyorum, siz insanlar bu ilişki zırvalıklarını kafa da büyütüp saçmalıyorsunuz.
“Yılbaşı Sofrası Bolluk ve Bereket Getirir!”
Her yılbaşı sofrasında tam bir ziyafet yaşanır, adeta kıtlıktan çıkmış gibi yersiniz. “Hz. İsa’nın son akşam yemeği.” Tam anlamıyla bir yemek şenliğine dönüşen bu masalarda, tüm yıl boyunca bolluk ve bereketin evimize gireceğine inanılır. Tabii bu bolluk, genellikle ertesi gün bir diyet listesiyle karşılaşır.
12 Üzüm 12 ay
Masa altında deli gibi 00.00’da üzüm yeme fikrini ortaya kim attı bilmem. Ama bu kadar yalnızlıktan korkuyor olmanız bana göre komik geliyor. Koku filmi bir olay bence. Masa altında 12 üzüm yediğiniz de tüm sene oturduğunuz yerden her şey olacak mı sanıyorsunuz? Yer de bir şey yemek ev ortamında bile olsanız ne kadar hijyenik?
2025’te de değişmeyen tek bir gerçek olacak: Kendiniz ile ya da sevdikleriniz ile 2024 yılının son akşam yemeği. Bence en hurafeli ya da en gerçekçi şey bu.
Ola ki üzümden zehirlenirseniz, ya da tüm sokaklar limon bahçesine dönerse bilin ki en iyi yılımız olacak.
İyi yıllar.








Yorum bırakın