Yunan mitolojisi, günümüz siyasetçileriyle benzerdir. Tanrıların o çok güçlü oldukları dönemlerden bugüne bakınca, insan ister istemez “Acaba tanrılara ne oldu?” diye düşünmeden edemiyor. O eski Zeus ve Olympos’un tanrıları, bugünün siyasetçileriyle bir araya gelse, ortaya nasıl bir hikâye çıkardı?
Zeus – Patronun Patronu
Zeus, bir zamanlar şimşekleriyle her şeyi yöneten, herkesin korktuğu en büyük tanrıydı. Ne de olsa Olympos’un en tepesindeydi. Bugünün Zeus’u kim olurdu? Tabii ki, ülkenin başındaki “her şey benden sorulur” diyen liderler! Onlar da kararlar alırken halkı dinlemek yerine, kararları yukarıdan gönderiyorlar. Zeus’un akıbeti mi? Bir köşede şimşeğini parlatıyor olabilir. Artık tanrılar dünyasında bile demokrasi aranıyor, fakat bizim Zeus’umuz henüz buna ayak uyduramadı.
Hera – “Aile Değerleri”nin Savunucusu
Hera, evlilik ve aile tanrıçasıydı. Ama biliyoruz ki, Zeus’un her seferinde bir bahaneyle ortadan kaybolduğu günler sayısız. Hera’nın en büyük görevi, aileyi korumak(!). Bugünün dünyasında Hera’yı düşününce, aile değerlerini savunan ama aslında bir yandan eşlerinin “yoğun iş temposu”ndan dem vuran politikacı eşleri akla getirmeden edemiyoruz. Tabii ki, Hera’nın gerçek derdi aileyi korumak değildi, Zeus’un çapkınlıklarına göz yumacak biri gerekiyordu. Günümüz politikacıları da bir yandan toplumu “ahlak” adı altında şekillendirirken, kendi gizli ajandalarını yürütmeyi ihmal etmiyor.
Poseidon – Hırçın Muhalefet
Denizlerin tanrısı Poseidon, her daim hırçındı. Dalgalarla haşır neşir olan Poseidon, bugünün siyasetine uyarlanırsa, sürekli eleştiren ama bir türlü merkezde söz sahibi olamayan muhalif siyasetçileri simgelerdi. Sürekli fırtınalar yaratıyor, suyu bulandırıyor, ama bir türlü dümene geçemiyor. Belki de Poseidon’un en büyük sorunu, denizlerin altındaki o derin huzursuzluk. Bugünün dünyasında, hırçınlığıyla tanınan muhalefet liderlerinin Poseidon’dan pek de farkı yok; koca koca dalgalar koparıyorlar ama bir türlü gemiyi yüzdüremiyorlar. Tabi, Poseidon ve Zeus’un kardeş olduğunu da hatırlatmak isterim.
Ares – Savaş ve Kaos Ustası
Ares, savaş tanrısı olarak her daim kargaşa ve kaos peşindeydi. Günümüz siyasetinde Ares kim olurdu? Tabii ki, sürekli kriz yaratan, her an bir savaşı körükleyen liderler. Ares’in zihniyeti, “Sorun mu var? Savaşalım!” Bugünün politik arenasında da benzer şekilde, çözüm üretmek yerine krizleri tırmandıran figürler Ares’in torunları gibiler. Onlar da tıpkı Ares gibi her şeyin savaşla çözüleceğine inanıyorlar. Sonuç mu? Halk her daim savaşın ve kargaşanın ortasında kalıyor.
Athena – Strateji ve Planlama İddialısı
Athena, bilgelik ve strateji tanrıçasıydı. En iyi planları o yapardı. Bugünün Athena’sı, her şeyi bilen, her konuda stratejik planlar sunan siyasetçiler olurdu. “Uzun vadede bu planlar kesin başarı getirecek” diye söyleyen politikacıları hatırlayın. Athena’nın modern versiyonu, siyasi arenada her şeyi bilen ama nedense işler bir türlü istenen şekilde ilerlemeyen figürleri andırıyor. Strateji ve planlar, kâğıt üzerinde mükemmel, ama uygulamada bir türlü hayata geçmiyor.
Ne de olsa, güç, kontrol ve hırs binlerce yıldır değişmiyor. Sadece isimler ve yöntemler biraz farklı. Tanrılar Olympos’ta keyif çatarken, bugünün politikacıları kendi Olympos’larını inşa ediyorlar. Belki de tanrılar bize hep bir şeyler anlatmaya çalışıyordu; politik güçler her zaman bir şekilde var olacak, ama biz ne kadarını görebileceğiz? Kim bilir? Değil mi?








Yorum bırakın