Büyük İskender’in ölümüne dair iki ana teori var: Doğal bir hastalıktan mı öldü, yoksa bir suikast kurbanı mı oldu?
Ancak bu soru, günümüz siyasetinde karşılaştığımız birçok duruma da paralellik taşıyor. Hangi dev lider, ani bir sağlık sorunuyla sahneden çekilirse çekilsin, arkasında hep aynı fısıltılar kalıyor: Gerçekten hasta mı oldu, yoksa birileri onu “hastalanmaya” mı zorladı?
Büyük İskender, dünya tarihine yön veren bir liderdi; tıpkı bugünkü siyasi arenada yer alan güçlü figürler gibi. Fethettiği toprakların genişliği, kurduğu imparatorlukla, siyasi arenada “her şey benim kontrolümde” mesajı veren günümüz liderlerinden hiç de farklı değildi. Ancak, liderlerin bu “yıkılmaz” imajının arkasında her zaman bir belirsizlik yatar. İskender’in hastalığı gerçekten kaçınılmaz mıydı? Yoksa yakın çevresindeki bazı “sadık” dostlar, tarihin en büyük imparatorunu daha hızlı bir şekilde “yorgun düşürmenin” bir yolunu mu bulmuştu?
Bugünün siyasetine bir göz atalım. Bir lider, uzun süren iktidarının ardından, tam da büyük projeler hayata geçirirken ya da önemli bir zirveye çıkmak üzereyken “ani bir rahatsızlık” geçiriyor. Halk hemen spekülasyonlara başlıyor: “Bu kadar enerjik bir insan nasıl olur da aniden bu duruma gelir?” Aynı şekilde, İskender’in de ölümünden hemen önce büyük planları vardı. İskender o dönemin devasa bir stratejik hamlesi olarak bilinen Arabistan seferine çıkmayı planlıyordu. Ancak bu büyük plan, ani bir hastalıkla sona erdi. Bugünkü büyük zirveler, köprü açılışları veya diplomatik hamlelerin arkasından gelen sağlık sorunları size tanıdık geliyor mu?
İskender’in ölümü, imparatorluğun dağılmasına yol açmıştı. Büyük liderlerin ani ölümleri her zaman bir siyasi boşluk yaratır ve bu boşluk hızla doldurulmak istenir. Bugün de, siyasi arenada güçlü bir figürün aniden çekilmesiyle hemen arkasında bekleyen güç odakları ortaya çıkıyor. İskender’in generalleri arasındaki taht savaşları, bugünün siyasi koalisyonları arasında yaşanan güç kavgalarından pek de farklı değil. İktidar mücadelesi, tarih boyunca hep aynı kalıplar üzerinden ilerledi. Bugün yaşanan entrikalar, İskender’in ölümünün ardındaki olası suikast kadar karmaşık ve girift.
Büyük İskender’in ölümü, tarihi bir olay olmanın ötesinde, bugünün siyasi manzarasına da bir ayna tutuyor. Liderlerin “ölümleri” her zaman bir sır perdesi ardında gerçekleşiyor. Ve belki de biz her seferinde, tarihin tekerrür ettiğini unutarak, bu olayları yeniden ve yeniden yaşıyoruz.
Büyük İskender gerçekten eceliyle mi öldü, yoksa arkasında bir politik hesap mı vardı? Cevap ne olursa olsun, bu hikâye bize bugünün dünyasında da geçerli bir ders veriyor: Siyaset her zaman karmaşık, liderlerin sonu ise her zaman muamma.








Yorum bırakın